Hastalık, bir de adliye koridorlarında hak arama, insanın yaşarken düştüğü en zor iki durumdur.
Salgın dönemi bize sağlık ve sağlıkçıların önemini iyice kavrattı. Hak arama ise denizin ortasında bir kütüğe sarılıp beklemek kadar çaresizlik içerir. Ağzınızdan çıkacak bir söz, bir hareketin her şeyi bir anda alt üst edeceği ifade ortamlarında yanınızda bir kişi vardır, avukatınız… Bir şeyler ters gidiyor ki, şiddete maruz kalan yine bu iki meslek grubu…
Bir Avukatlar Günü daha, Baro başkanlarının basın açıklaması ve verdikleri demeçlerle, karşılaştıkları sorunlar, çözüm önerileri ve temennileriyle geçip gitti.
Genel olarak, Baroların dolayısıyla avukatların yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanması, yargıda adil olmayan hiyerarşik yapı temel sorun olarak her yıl dile getiriliyor.
Yargıya güvenin ve hukuka inancın gittikçe zayıfladığı ortamda, avukatlık mesleğinin de payına düşeni aldığı bir gerçek.
Ağaçlandırma kampanyası gibi her ile bir üniversite açılması, sayısı gittikçe artan hukuk fakültelerinin yol açtığı niteliği düşük eğitim sebebiyle, donanımsız mezun sayısındaki artışın, hem mesleğin itibarına hem de daralan piyasada karşılaşacakları gelir kaybının kaygısını, her geçen yıl daha yükselen sesle dile getiriyorlar.
Hukuk, haksızlık bizi bulunca hatırlayacağımız bir araç olmamalı. İster hakim, savcı, avukat ol, istersen sade vatandaş ol, hukuk hepimize lazım.
Avukatlar gününde biz vatandaşların da hukukçulardan beklentilerimiz var.
Siyasetçiler tarafından uygulamaya konan, bir gruba ya da kişiye ayrıcalığa yol açan kanun, yasa, kararname ve uygulamalar karşısında, toplum adına hak arama konusunda bir an tereddüt etmemeliler.
Avukatlar, sadece hukuk fakültelerinin mezun sayısındaki artışın meslekleri açısından yol açacağı sorunları değil, bütün bölümlerde yıllardır yaşanan yığılmayı da dert edinmeli. Yılanın kendilerini sokmasını beklememeliler.
Elektrik dağıtımında yaşanan kayıp ve kaçakların, hırsızın çaldığını dürüst halka ödetmenin hukuka aykırı bir uygulama olduğunu ve sessiz kalmamalarını bekliyoruz.
Kullanılması, tüketilmesi artık zaruri haline gelen, hatta bazı kalemlere ulaşmanın anayasal hak olduğu, zaruri ihtiyaç kalemlerinin üzerine eklenen, özel tüketim vergisi uygulamasına son verilmesi hakkında, mücadele vermelerini de bekliyoruz.
Milyonlarca insanın gözü önünde spikerin bu bir vergi kaçırma değil mi sorusuna “ vergi kaçırma demeyelim de vergiden kaçınma diyelim” diye cevap veren birinin vergi kaçırmaya teşvik ve özendirme davranışının karşılığı olarak boynu vurulsun demiyoruz ama barolardan birinin dava açarak en azından hakim karşısına çıkarılmasını da beklerdik.
Baro başkanlarının sorumlulukları sadece baro sosyal tesislerinde şehrin ileri gelenleriyle sosyalleşmek olmamalı.
Baroların kapısı bırakın stajyer avukatları, hukuk tahsili alan öğrencilere de açılmalı. Her baroya mesleki kaynaklarla zenginleştirilmiş bir kütüphane ve okuma salonu tesis edilmeli.
Hukuk Fakültesi ve Adalet Meslek Yüksek Okulu öğrencileri bu kaynaklardan faydalanırken, tesislerde meslek büyükleriyle tanışıp tavsiyeler alarak daha bilinçli ve istekli bir şekilde eğitimlerini almaları sağlanmış olur.
Üniversitelerin teknik bölümlerinde Sanayi ve üniversite bütünleşmesi ne kadar önemliyse, hukuk tahsili alan öğrencileri için Adliyeler ve Barolarla iç içe olması da o kadar elzemdir.
Adliyelerde hakim, savcı tuvaletlerini kullanamayan avukatlarla, barolara bahsettiğim mahiyette giremeyen Hukuk Fakültesi ve Adalet MYO öğrencilerinin durumu örtüşüyor. Bazı şeylerin değişmesi için bir dip dalga gerekiyorsa o da Baroların ruhsat imzalayan lüks kafe mahiyetinden kurtulmalarıyla gerçekleşecektir.
Selami Karatay
Liva Ajans
GÜNDEM
19 Mayıs 2024GÜNDEM
19 Mayıs 2024SPOR
19 Mayıs 2024SAĞLIK
19 Mayıs 2024SAĞLIK
19 Mayıs 2024GÜNDEM
19 Mayıs 2024GÜNDEM
19 Mayıs 2024