Konuya “kimin işine yarıyor diye değil de saldırı nereden geliyor“ diye başlamak istedim.
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un bir fotoğraf sergisinin açılış töreninde polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş tarafından öldürülmesi kimin işine yarıyor ?
Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin makam odasında trafik polisi İsmail Hakkı Sarıcaoğlu tarafından şehit edilmesi kimin işine yarıyor.?
Bu iki olayı hatırlattım ,çünkü farklı zaman ve mekanlarda yapılmış bu eylemler arasında bir bağlantı kurulamamıştı. Her ne kadar Karlov cinayetinin kaynağı belli olsa da Altuğ Verdi cinayeti belirsizliğini koruyordu.!
Hatta Rize’de 500 kişiye yakın ifade alınmasına rağmen Altuğ cinayetinde FETÖ izine rastlanamadı. Soruşturmanın seyri, bir kaç ay sonra 155’e gelen bir ihbarla değişti. Soruşturmayı derinleştiren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Sarıcaoğlu’nun FETÖ bağlantısını örgüt mensuplarınca sıkça kullanılan hat’lara ait kayıtların incelenmesiyle tespit etti.
Yaptıkları eylemler sonrasında haklarında yapılan incelemelerde bu iki cinayeti işleyenlerin topluma yansıyan ruh hallerine ,davranışlarına baktığımız zaman ,sergiledikleri sosyal ilişki ve sadelikleri ,yaptıkları eylemle ,kesinlikle örtüşmüyor.!
Birinin gece karanlıktan bile korktuğu söyleniyor diğeri mesleğinde yükselmek ,öğrenimine devam etmek istiyor. Böyle bir eyleme girişmelerini gerektirecek en ufak bir emare yok. Hayata sıkı sıkı bağlı görünüyorlar.
Gel gör ki sergiledikleri sadelikleri ,onların en büyük silahlarıymış. Tıpkı Sadi Şirazi’nin dediği gibi “Düşmanın en büyük silahı dostluğudur. “
İşi terörle ,suçla mücadele etmek olan, rızkını da bu çabası karşılığı kazanan bir askerin veya polisin bizzat cinayet işleyerek kaos ortamı yaratmak isteyenlere alet olmalarına ,anlam veremesek de elimizdeki gerçek bu.
Savaşın her zaman iki cephesi vardır, birisi sahada diğeri içeride.
İçerideki cephe çok acımasız yöntemlerle yürütülüyor. Düşmanla karşılıklı mevzilerde değil, aynı mevzide olduğunuzu bilmeden arkanızdan vuruluyorsunuz.
İşte iç cephelerden birisi de “Erzurum cumhuriyeti ” adlı sosyal medya hesabı.!
Bu hesapla ilişkili olarak partisine ve partililerine yönelik menfi yönde çaba harcadığı iddia edilen AK Parti Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet ORHAN AK Parti’nin önemli üyesi iken kendisine bütün kapılar ardına kadar açıkken partisini ve ileri gelenlerini zor duruma sokacak eylemlerde bulunması tabi ki kabul edilebilir şey değil. Tıpkı yukarıda anlattığım iki polis memurunun eylemi gibi sergiledikleri halleriyle yaptıklarının örtüşmemesi ortak yönleri oldu.
Sayın başkanın da ,bu hesabı kullanmış yada yönetmiş olması ,konumu ve birikimiyle kesinlikle örtüşmüyor..! Çünkü kargaları güldürecek kadar basit ve hatalı yollardan saldırmış. Başkanın iddiası o ki en çok güvendiği personeli ,hem daireden hem de başkanın annesinin, yetmedi bir de başkanın kendi evindeki şahsi bilgisayarından da girerek zehrini kusmuş.!
İşte buna kargalar katıla katıla güler…
Bana , Muhammed Cevdet Orhan bu eylemi yapmış mıdır diye sorsalar ,neden olmasın ki derim. Yakalanırsa kamuoyunda kendisi için “bu kadar da aptal olamaz, kendisini ateşe atmış olamaz ” algısı yaratmak için seçilmiş bir yol olabilir.
Yani hedef şaşırtma…
Saldırıya maruz kalanlar buna ne der, bekleyip göreceğiz.
Şu anlık kamuoyuna parti iç disiplini gereği kol kırılır yen içinde kalır düşüncesiyle aklanmış olarak sunulması, ilk olgun tepkidir.
Usulünce görevden alınmaya kadar uzanan süreci bekliyorum. Yoksa bu durum Erzurum’da AK Parti için tuzun kokması olur.!
Buna benzer durumları gördükçe şöyle diyorum; neyiniz noksandı?
Adeta yediğiniz önünüzde yemediğiniz ardınızda. Erzurum tabiriyle “davununuz mu eksikti “
Örneğin Cumhurbaşkanı’nın yaveri, önü açık ne isterse emrinde ,bir başkası da paşa olmuş, Hava Kuvvetleri Komutanı olmuş bir ricasıyla Cumhurbaşkanına bile iş yaptıracak konumdayken nasıl bir fanteziye kapılıp, neden terörist eylemlerde bulunup cinayetler işler.
İşte bizim Erzurumlu” fuatavni ” de genç yaşta kavuştuğu makam ve serveti rüyasında görseydi “tövbe tövbe sırtım mı açık kaldı” diyecekken belli ki o da bazılarının fantezisine kapılmış.
Siz partinize ne kadar “dava ” diyerek sadık dost arasanız da, mesele ekmek kapma davası olduğu ve bir zamanlar Fetö’ye biattan geçen makam mevki kapma yarışının şimdi sizin davanızdan geçtiği herkesçe malum oldu.
Bu olayda güç kaybına uğramamak adına bir günah keçisi bulunabilir, olay kapatılıp ateşi içten içe yanarken dumanını da gizleyebilirsiniz.
Bu geminin dümeni sizde , aynı gemide yolcuyuz.
Lütfen dikkatli olunuz.
81 il ve ilçe teşkilatlarında benzer yapılanmaların olduğu kanaatindeyim.
GÜNDEM
26 Nisan 2024GÜNDEM
26 Nisan 2024SPOR
26 Nisan 2024SAĞLIK
26 Nisan 2024SAĞLIK
26 Nisan 2024GÜNDEM
26 Nisan 2024GÜNDEM
26 Nisan 2024