24 Şubat 2023 Cuma
ŞEHRİYÂR, Mehemmed Hüseyin
(ö. 1988)
Azerbaycan ve Fars edebiyatı şairi
Tebriz’de dünyaya geldi. Doğumuyla ilgili olarak 1905-1908 yılları arasında farklı tarihler verilir. Dava vekili olan babası İsmâil Mûsevî (Mirza Ağa Hoşginabî) güzel sanatlara meraklı kültürlü bir kimse idi. Mehemmed Hüseyin önceleri “Behcet”, daha sonra “Şehriyâr” mahlasını kullanmıştır. 1906’da başlayan İran Meşrutiyet Hareketi’nin Tebriz’de yol açtığı sosyal, siyasal ve ekonomik çalkantılar yüzünden ailesi 1909’da Hoşginab köyüne göç etti. İlk öğrenimine Hoşginab civarındaki Kayışkurşak köyünde Ahund Molla İbrâhim’in yanında aldığı Farsça dersleriyle başladı. 1912’de ailesi Tebriz’e dönünce tahsiline Medrese-i Müttehide ve Füyûzât gibi mekteplerde devam ederek Medrese-i Tâlibiyye’den mezun oldu. Bu okulda Farsça’sını geliştirdi; Arap dili ve edebiyatı okudu. Bir yandan da özel olarak Fransızca dersleri alıyordu. Farsça ilk şiirleri bu sırada Tebriz’de Muhammediye Mektebi’nin Edeb adlı dergisinde çıktı (1920). Lise tahsilini Tahran’da Dârülfünûn adlı okulda tamamlayarak (1921-1923) Tıp Fakültesi’ne girdi. Öğrenciliğinde şair Ferruh-i Yezdî’nin kıraathanesinde edebî muhit içinde yer edinmeye başladı. Farsça ilk şiir kitabı Ṣadâ-yı Ḫudâ 1929’da Tahran’da yayımlandı. Meliküşşuarâ Bahâr kitaba yazdığı önsözde -bazı edebiyatçılar abartılı bulsa da- onu sadece İran’ın değil bütün Şark’ın gelecekte övüneceği bir şair olarak takdim etti. Aynı yıl şarkıcı Muçul Pervâne’nin ölümü üzerine yazdığı “Mesnevî-i Rûh-i Pervâne” büyük ilgiyle karşılandı. Bu tarihten itibaren Farsça şiir kitapları ardarda basılmaya başladı.
Fakültede ders verdiği Süreyyâ adlı bir kızla yaşadığı aşk macerası yüzünden son sınıfta bitirme sınavlarına katılamadı. Aynı kıza tâlip olan, İran sarayına yakın bir aileye mensup Çırağ Ali Han Pehlevî ile Vezir Abdülhüseyin Timurtaş’ın müdahalesi yüzünden hapsedildikten sonra Nîşâbur’a sürgün edildi (1929). 1932-1934 yıllarında Nîşâbur ve Horasan’ın bazı şehirlerinde noter idarelerinde görev yaptı. Ardından döndüğü Tahran’da çeşitli işlerde çalıştı; daha sonra bir bankada muhasebeci olarak yıllarca görev yaptı. 1935’te babasının vefatıyla kısa bir müddet için Tebriz’e döndü. 1942-1943 yıllarında ruhsal bunalım geçirmeye başlayan ve dört yıl kadar münzevi bir hayat yaşayan Şehriyâr 1946’da annesinin Tahran’a gelip kendisine destek vermesi sayesinde bunalımdan kurtuldu. Bu sırada annesinin, yazdığı şiirleri anlamadığını söylemesi üzerine Âzerî Türkçesi’yle şiir yazmaya başladı. “Heyder Baba’ya Salâm” adlı şiirini 1950’de kaleme aldı; şiir büyük ilgiyle karşılandığından 1951’de Tahran’da basıldı. 1952’de annesi vefat edince yeniden büyük sarsıntı geçirdi ve dostları onu Tebriz’e dönmesi için ikna etti. 1953’te halasının kızı Azîze ile evlendi. 1954-1969 yıllarında Tebriz’de yaşadı. Burada “Heyder Baba’ya Salâm”ın ikinci bölümünü 1967’de yayımladı.
1968’de bilhassa şair Bulud Karaçorlu Sehend’in ısrarlı davetiyle Tahran’a gitti. İran’da cereyan eden sosyal ve siyasal olaylarla ilgili şiirler yazmaya başladı. 1973’te Tahran’a yerleşti. 1977’de eşinin âniden vefatı şairi yeniden bunalıma sürükledi. 1979 İran İslâm Devrimi ve şahlığın yıkılması şairin ümitlerini canlandırdı; yeni dönemi heyecan ve sevinçle karşıladı. Azerbaycan Türkleri’nin Tahran’daki kültür hayatına önemli katkılarda bulundu. Doktor Cevad Heyet ve arkadaşlarının çıkardığı Farsça-Türkçe Varlık (Varlıq) dergisinde yeni şiirleri çıktı; şiirleri ve sanatı hakkında birçok makale yayımlandı. Ömrünün son yıllarını hastalıklarla geçiren Şehriyâr 18 Eylül 1988’de Tahran’da vefat etti; vasiyeti gereği cenazesi Tebriz’e götürülerek Makberetüşşuarâ adlı eski bir mezarlıkta defnedildi. İran hükümeti Şehriyâr için anıtmezar ve şiir günlerinin düzenlendiği bir kültür sitesi yaptırdı.
NOT
İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 38. cildinde, 471-472 numaralı sayfalarda yer almıştır
Türkiye’ye Hayalî Sefer
Gelmişim nazlı hilâl ülkesine,
Fikret’in ince hayâl ülkesine.
Âkif ’in marşı yaşardıp gözümü,
Baxıram Yahya Kemal ülkesine.
O güzeller güzeli İslambol,
O denizler kızı, derya gelini,
Sanki derya çiçeği nilüfer,
Kol açıp sahile atmış elini.
Gurbet ihsas eylemem men burada,
Sanki öz doğma diyarımdı menim;
Nerde vardı karındaşlarımız,
Anayurdumdu, hisarımdı menim.
Şehriyar
TÜRKÜN DİLİ
Türkün dili tek sevgili, istekli dil olmaz,
Ayrı dile qatsan bu esil dil esil olmaz.
Üz şe’rini farsa, erebe qatmasa şair,
Şe’ri oxuyanlar, eşidenler kesil olmaz,
Fars şairi çox sözlerini bizden aparmış,
Sabir kimi bir süfreli şair pexil olmaz
Türkün meseli, folkloru dünyada tekdir,
Xan yorganı, – kend içre meseldir, – mitil olmaz.
Azer qonşu Qeyseri, Rumu esir etmiş,
Kesra sözüdür, bir bele tarix nağıl olmaz.
Şehriyar
YAR KASİDESİ
Sen yarımın qasidisen
Eyleş sene çay demişem
Xeyalını gönderibdir
Bes ki men axvay demişem
Ax geceler yatmamışam
Men sene laylay demişem
Sen yatalı men gözume
Ulduzları say demişem
Her kes sene ulduz deye
Özüm sene ay demışem
Senden sora heyate men
Şirindise zay demişem
Her gözelden bir gul alıb
Sen gözele pay demişem
Senin gün tek batmağıvı
Ay batana tay demişem
İndi yaya qış deyirem
Sabiq qışa yay demişem
Gah toyunu yade salıb
Men deli nay nay demişem
Sonra yene yasə batıb
Ağları hayhay demişem
Etek dolu derya kimi
Göz yaşima çay demişem
Ömru suren men qara gün
Ax demişem vay demişem
***************
Sen yarımın habercisi
Eylen sana çay demişim
Hayalini göndermiştir
Çünkü ben ah vay demişim
Ah geceler yatmamışım
Ben sana ninni demişim
Sen yatalı ben gözüme
Yıldızları say demişim
Herkes sana yıldız dese
Özüm sana ay demışim
Senden sonra hayata ben
Tatlı ise zay demişim
Her güzelden bir gül alıp
Sen güzele pay demişim
Senin gün gibi batmanı
Ay batışına benzetmişim
Şimdi yaza kış diyorum
Geçen kışa yaz demişim
Kah düğününü yad ederek
Ben deli nay nay demişim
Sonra yine yasa dalıp
Ağlamış hayhay demişim
Etek dolmuş derya gibi
Göz yaşıma çay demişim
Ömrü süren ben karagün
Ah demişim vay demişim
Uyarlama: Xalide Efendiyeva
Şair Şehriyar
HEYDER BABA’YA SELAM
Heyder Baba, ıldırımlar şakanda,
Seller, sular şakkıldayıb akanda,
Kızlar ona saf bağlayıb bakanda,
Selâm olsun şevkatize, elize,
Menim de bir adım gelsin dilize.
Heyder Baba, kehliklerin uçanda,
Göl dibinden dovşan kalkıb, kaçanda,
Bahçaların çiçeklenib açanda,
Bizden de bir mümkün olsa, yâd ele,
Açılmayan ürekleri şâd ele.
…
Men senin tek dağa saldım nefesi,
Sen de kaytar, göylere sal bu sesi,
Baykuşun da dar olmasın kefesi,
Burda bir şîr darda kalıb bağırır,
Mürüvvetsiz insanları çağırır.
Heyder Baba, gayret kanın kaynarken,
Karakuşlar senden kopub kalkarken,
O sıldırım daşlarıynan oynarken,
Kavzan, menim himmetimi orda gör,
Ordan eyil, kâmetimi darda gör.
Heyder Baba, gece durna keçende,
Köroğlunun gözü kara seçende,
Kıratını minib, kesib biçende,
Men de burdan tez matlaba çatmaram,
Eyvaz gelib çatmayıncan yatmaram.
Heyder Baba, merd oğullar doğginan,
Nâmerdlerin burunların oğginan,
Gediklerde kurdları dut boğginan,
Koy kuzular ayın şayın otlasın,
koyunların kuyrukların katlasın.
Heyder Baba, senin könlün şad olsun,
Dünya varken ağzın dolu dad olsun,
Senden keçen yakın olsun, yad olsun,
Deyne menim şâir oğlum Şehriyâr,
Bir ömürdür gam üstüne gam çalar.
Muhammed Hüseyin Şehriyar
AMAN AYRILIG
Bu darıhdıran duman ayrılıg
Başa sovrulan saman ayrılıg
Aman ayrılıg, aman ayrılıg
Aman ayrılıg, aman ayrılıg.
Bir gözün açar, bir gözün yumar
Araz’ı serin gördükde umar
Hezer’i derin gördükde cumar
Can deryasına cuman ayrılıg
Aman ayrılıg, aman ayrılıg.
Araz’ım vursun baş daşdan daşa
Göz yaşı gerek başlardan aşa
Nece yad olsun gardaş gardaşa
Ne din ganır, ne iman ayrılıg
Aman ayrılıg, aman ayrılıg.
Göylerin günün, ayın gizledir
Ulduz ahdırır, sayın gizledir
Ohunu atır, yayın gizledir
Ceddimi edip kâman ayrılıg
Aman ayrılıg, aman ayrılıg.
Ayrılıg gele, bir kerem gıla
Bir neçe gün de bizden ayrıla
Gem de bir biz tek sova-savrula
Hanı bir bele güman ayrılıg
Aman ayrılıg, aman ayrılıg.
Dedim ayrılıg, gınama meni
Seni görmüşem eller düşmeni
Yüz min kerre de sınasam seni
Haman ayrılıg, haman ayrılıg
Aman ayrılıg, aman ayrılıg.
Amansız gözün yuman ayrılıg
Can cızlığından uman ayrılıg
Ne ğemli yazar roman ayrılıg
Dillere salan duman ayrılıg
Aman ayrılıg, aman ayrılıg.
Sen unudsan da Süleyman meni
Unudmuyacag Şehriyar seni
Yaz geler bülbül gapsar çemeni
İndilik sevsin zaman ayrılıg
Aman ayrılıg, aman ayrılıg
Muhammed Hüseyin Şehriyar
Liva AJANS