10 Ağustos 2022 Çarşamba
15 Temmuz darbe girişiminden ders alması gereken sadece siyasi erk değil halkta gerekli dersi çıkarmalı. Her şey halkla başlar ve halkla biter.
Halk desteği olmasaydı Gülen cemaati bu denli güçlenebilir miydi ?
Bu cemaati büyütüp canavar haline getiren biz,15 Temmuz gecesi karşısına dikilip can veren de biz.
Gerektiğinde vatan için ölmekte bir bahis yok, zaten olmadığını da çeşitli vesilelerle kanıtlamış bir milletiz. Asıl mesele dini kullananlara din adına kandırılmamaktır.
Kökleri kırk yıl öncesine dayanan Fetullah Gülen cemaati özellikle 2000 yılından sonra dershanelerle, yurtlarla sınırlı kalmayıp faaliyet alanını çeşitlendirerek paravan şirketler üzerinden iş çevresinin hemen her seviyesinde yer edindi, hükümetlerin ve yerel yönetimlerin de desteğiyle adeta yürü ya kulum denmişçesine gittikçe palazlandı. Öyle bir hal aldı ki artık meslekte yükselme ve terfiler, atamalar, kamu ihalelerini almak bile cemaatin arzusuyla, işaretiyle sonraları da direk kendi kararıyla gerçekleşir oldu.
Bu gidişatın doğru olmadığına yönelik kimsenin sesi çıkmadı mı, tabi ki çıktı kendini paralayanlar bile oldu.
Fetullah Gülen cemaatinin, cemaat değil örgüt olduğunu, Gülen hareketinin kontrol edilemez bir güç haline dönüştüğünü ve incelenmesi gerektiğini dile getiren bir kaç aydınımızın yanında ,muhalefet milletvekilleri uyarılarını yaptıkça, Ak Parti sözcüleri ve milletvekilleri çeşitli mecralarda bu uyarıları dikkate almadığı gibi alaylı bir üslupla karşı çıkıp cemaati masum gösterdiler…
Aradan dört yıl geçmiş halen cemaatin nasıl tehlikeli ve hain bir örgüt olduğu konusunda konuşmalar yapılıyor, şehitlerimiz ve gazilerimizin nasıl kahramanlıklar sergilediği hikaye gibi anlatılıyor…!
Dersinizi yanlış yerden çalışıyorsunuz. Sınavda bu anlattığınız hikâyelerden mesul tutulmuyorsunuz.
Kimse çıkıp da nasıl aldatıldık, menfaatlerimiz örtüştüğü için susup nasıl da birlikte hareket ettik demiyor.
Bu arada iki kesimin hakkını vermek gerekiyor.
Cemaat iki kesime sirayet edemediği gibi kayda değer taraftar da bulamadı.!
Birincisi Ülkücüler…
İkincisi imam hatip eğitimi alanlar…
Ülkücüleri etkileyemedi çünkü ülkücü düşüncede her olayda, her durumda devlet menfaati ön planda tutulur. Ülkücünün ölçüsünde bireyin de topluluğun da menfaati değil devletin menfaati öncelik arz eder. Bu düşünce cemaatin hazmedemeyeceği sertlikte bir tutumdur.
İmam hatipliyi etkisi altına alamadılar çünkü din adına şahıslara kayıtsız şartsız teslimiyetçiliğin İslamda yerinin olmadığını, haksız yere menfaat temininin kul hakkına girdiğini biliyorlar. Cemaatin yöntemleriyle imam hatip öğretisindeki doğrular çelişiyor. Dolayısıyla cemaate imam hatiplilerden de ekmek çıkmadı.
İmam hatip demişken şunu açmak gerekiyor. Katsayı engeline rağmen üniversite giriş sınavlarında ilk üçe giren ,her ilin ilk üç sıralamasında mutlaka bir yada iki imam hatip okulu öğrencisinin olduğu dönemden söz ediyorum, şimdiki gecekondu imam hatiplerden değil.
Bir konu hakkındaki farklı görüşlerin olması o konunun doğuracağı muhtemel zararlar hakkında erken uyarı niteliği taşır.
Gece karanlığında ateşlenen bir silahın önce namlu alevini görür sonra patlama sesini duyarız. Cemaatlerin tehlikeli boyutlara geldiğini önceden görenler işte o namlu alevini görüp uyaranlardır. Eğer bu uyarıyı dikkate almaz, illa da patlama sesini duymak için beklerseniz mermi çoktan hedefine varmış olur…
Acı, bir o kadar da traji komik ama hatırlatmakta fayda gördüğüm bir konu da şu ki, Türkiye’nin en çok müridine daha doğrusu
müşterisine sahip tarikatlarından birinden kopan grup, şeyhlerine bağlı kalmak kaydıyla yollarını ayırdılar.
Aynı faaliyetleri ve yöntemleri kullanarak gelir elde etmeye başlayınca iki grup arasında tabela savaşları başladı. Birbirlerini hırsızlıkla , cahillikle ,din tüccarlığı yapmakla suçladılar.
Pastadan pay kapma yarışı yerini benim pastamı çalıyorsuna kadar gitti.
Öylesine gözlerini kan bürümüş ki bu iki grup üyeleri ,birbirlerinden habersiz gittikleri umre ziyaretinde aynı otele denk düşmüşler.
Giriş çıkışlarda selamlaşmak yerine sataşmaya ve nihayet, Allah ne verdiyse kafa göz dalmaya kadar getiriyorlar.
Bu olaydan sonra iki grubun önde gelenleri çeşitli iletişim araçları yoluyla kendilerini haklı çıkarma çabasıyla birçok açıklama yaptılar.
Bunu niye anlattım, cemaatin tehlikesi hakkında uyaranlar oldu, dikkate alınmadı altından dünyanın en azılı terör örgütü çıktı.
Gel bu tarafa ot koparılması bile yasak beldede birbirlerinin boğazına yapışan menfaat gruplarının yeri geldiğinde neler yapa bileceğini kestirmek zor olmasa gerek.